TBMM Lideri Şentop, 13’üncü Büyükelçiler Konferansı nedeniyle Meclis’te düzenlenen öğlen yemeğinde, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Türkiye’deki büyükelçilerle bir ortaya geldi.
Şentop, büyükelçileri burada ağırlamaktan memnunluk duyduğunu ve ulusal gayretin bir safhasının da diplomasi alanında gerçekleştiğini belirterek, “Atatürk devrinde, 1920-1938 yılları ortasında misyon yapan elçilerimizin sayısı 38’dir. Bunların 22’si milletvekilliği yapmış isimlerdir. Bu 22 ismin ortasında bakanlık hatta başbakanlık yapmış olanlar da vardı hasebiyle hariciyemiz de 100 yıl evvel gazi Meclis’imizin yönettiği ulusal uğraşın asli bir kesimidir. O heyecanlı günlerin meşakkatine tıpkı cephedeki asker, cephe gerisindeki millet üzere hariciye mensuplarımız da göğüs germiştir.“ dedi.
“Yeni dünyanın arefesindeyiz”
Dünyanın bugün büyük belirsizlik içinde olduğunu kaydeden Şentop, “Ekonomik ve politik altüst oluşlar, ağır bir belirsizlik ve her an değişen istikrarlar, bugünün dünyasını niteleyen özellikler. Bu durumun son 30 yılın mahsulü olduğu ve yeni bir dünyanın arifesinde olduğumuz çok açıktır. Bugünün dünyası, içinde yaşadığımız çağ, yalnızca savaşların değil yoksulluğun, sömürünün, eşitsizliklerin ve insan haysiyetiyle bağdaşmayan her türlü muamelenin adeta kurumsallaştığı ve yazık ki tabiileştiği bir vakit dilimi. Şimdiki birtakım istatistiki bilgiler de bu durumu teyit ediyor. 2021’de yayımlanan bir rapora nazaran, 1 milyon doların üzerinde zenginliği bulunan ve dünya nüfusunun yalnızca yüzde 1,1’ini oluşturan 56 milyon kişi, global refahın yüzde 45,8’ini elinde tutmaktadır. Buna rağmen, zenginliği 10 bin doların altında olan ve dünya nüfusunun yüzde 55’ini oluşturan geniş bir kitlenin global refahtan aldığı hisse sırf yüzde 1,3’tür.” diye konuştu.
“Korkuyla yönetme siyaseti, insanlığa zararlı”
Göç problemine de değinen Mustafa Şentop, memleketler arası toplantıların son yıllarda birinci sıradaki başlığının ‘göç ve göçmenler’ olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:
“Her toplantıda uzun uzun bu meseleyle ilgili alınacak önlemler, takip edilecek stratejiler ve tatbik edilecek siyasetler lisana getiriliyor. Bu toplantılardan sonuca etki edecek kararların çıkmadığı, sıkıntının vahamet kesbederek, büyüdüğü hepimizin malumudur. Şunu açıkça ve yüksek sesle söze mecburuz; göç hareketliliği de dahil insani bütün problemlerin temel nedeni, global sistemin köhne ve fonksiyonsuz yapısıdır. Cari global sistem, temsil kabiliyetine sahip, adil, aktüel ve ikili standartlardan arınmış bir hale evrilmezse dünyadaki çatışmaları engellemek bir yana yeni çatışmalara yol açmaya devam edecektir. Mütemadi kaosu, öteki bir değişle ‘istikrarlı istikrarsızlığı’; coğrafyaları ve insan topluluklarını direktörün en uygun ve maliyetsiz yolu olarak görmek, felaketi davet etmekten diğer bir mana taşımayacaktır. Hakikaten, Batı dünyasını telaşa sevk eden sistemsiz göç dalgasının temelinde, göçün kaynağı olan bölgelerdeki katlanılmaz ekonomik kaideler ve can güvenliğini ortadan kaldıran kanlı çatışmalar vardır. ‘Korkuyla yönetmek, açlıkla terbiye etmek’ siyaseti, bütün insanlığa ziyan vermektedir. Bu ziyan, bilhassa ve en çok da bu politikayı uygulayanlara dönecektir. Meğer yeni bir dünya, yeni bir siyaset, insanı temel alan yeni bir barış ve refah telakkisi mümkündür ve kaidedir. Türkiye’nin benimsediği, Cumhurbaşkanı’mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘Dünya 5’ten büyüktür’ sözüyle formülünü bulan yeni diplomasi anlayışı, insanlığın gereksinim duyduğu yegane ve mecburî barış yoludur.“
“Türkiye, istikrar sağlayan güç olmaya gerçek ilerliyor”
Çatışmaların ağırlaştığını, sistem içi gerilimlerin krize dönüştüğünü, dünyanın zenginliklerinin adaletsiz paylaşımından kaynaklanan huzursuzlukların arttığını, göç dalgalarının yaşandığını belirttiği devirde Türkiye’nin ‘akil ve müşfik’ diplomasisine büyük gereksinim olduğunu kaydeden Şentop, şöyle konuştu:
“Rusya ve Ukrayna ortasında yaşanan çatışma öncesinde ve esnasında Türkiye’nin takındığı hal, bunun en açık ve yeni ispatıdır. Salgın sonrasında tedarik zincirlerinin aksamasından ya da kopmasından kaynaklanan büyük badireler yaşanırken, bir de buna besin krizinin eklenmesi, felaket sayılabilecek bir gelişme olacaktı lakin Sayın Cumhurbaşkanı’mızın kararlı, istikrarlı ve makul liderliği; değerli bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu’nun maharetli yönetimi ve dışişleri bürokrasimizin ağır uğraşı sonucunda varılan Tahıl Koridoru Mutabakatı, akil diplomasinin en müşahhas örneğidir. Bu ve gibisi örnekler bir defa daha göstermektedir ki Türkiye, artık güç istikrarına tabi bir ülke olmaktan çıkıp, istikrar sağlayan güç olmaya gerçek emin adımlarla ilerlemektedir.“ tabirlerini kullandı.
News
