Tecrübeli golcü Burak Yılmaz, ESPN Hollanda’ya verdiği özel bir röportajda teknik yönetici Sjors Ultee’nin ayrılışını, şampiyonluk yaşadığı Lille’den neden Sittard’a gittiğini ve ekip otobüsünde yaşanan arbedeye dair hakkında yazılan tezlere yanıt verdi.
‘Sittard’da aile olarak mutluyuz’
15 milyon nüfuslu İstanbul’daki hayatından 38 binden az insanın yaşadığı Sittard’a taşınan Burak, yeni hayatıyla ilgili, ‘Her şey yolunda gidiyor ve buraya alıştım. Buradaki beşerler çok sıcak. Mümkün olduğunca bana yardım etmeye çalışıyorlar. Şimdi bir konut bulamadık. Geldiğimden beri ailemle birlikte bir otelde kalıyorum.
Artık çocuklarımız da burada okula gidiyor. Birkaç küçük sorun dışında her şey yolunda gidiyor. Aile olarak memnunuz.’
‘Antrenörlük konusunda bir şeyler öğrenmek için geldim’
Eredivisie’yi daha yeterli tanımaya başlayan Deneyimli golcü, ‘Hollanda Ligi’nde güçlü bir rekabet var. Burada herkes futbol oynamaya çalışıyor, bu çok pahalı bir şey. Yalnızca savunma yapan yahut bir puan kazanmak için oynamak üzere olumsuz görüşe sahip bir kadro yok. Gruplar futbol oynamaya çalışıyor, bu çok hoş bir şey.
Hollanda’yı çok şey öğrenmek için seçtim. Benim için Hollanda tıpkı Brezilya üzere bir futbol ülkesi. Antrenör olma hevesim var ve bu bakış açısıyla Hollanda’ya geldim, öğrenmek için buradayım. Hollanda ekolünden bir şeyler öğrenmek için buradayım. Uygun ya da makûs herkes burada futbol oynamaya çalışıyor. Bu yüzden buraya gelmekle çok düzgün bir karar verdiğimi düşünüyorum.’
‘5 maçta dört gol attım ancak kıymetli olan takım’
Burak Yılmaz yaptığı seçimden şad olsa da Fortuna Sittard sıralama olarak pek güzel durumda değil. Yedi maçın akabinde yalnızca dört puan toplandı ve kulüp on altıncı sırada. Grubun durumuyla ilgili Burak, ‘Sonuçlar açısından berbat gitti. İki adedinde oynayamadığım 7 maç oynadık. Ben kendim 5 maç oynadım, 4 gol attım. Lakin gol atmak mı daha değerli yoksa kazanmak mı diye sorarsanız, elbette kazanmaktır.
Mesela son maçta çok fırsat kaçırdım ancak ekip arkadaşım gol attı ve 3 puan aldık. Her maçın bu türlü geçmesini istiyorum.’
Ultee tezleri: Ben yalnızca bir oyuncuyum
Fortuna’nın lige makûs başlangıcı sonunda misyonuna son verilen teknik yönetici Sjors Ultee ile ortasında sorun olduğu tezleri üzerine Burak, ‘Aramızda bir sorun olduğunu hiç düşünmemiştim. Alışılmış ki onun yahut etrafındakilerin bu hususta ne söylediğini bilmiyorum lakin onunla makûs bir tecrübem olmadı.
Şimdi yolda yürüdüğünü görsem, masraf ona sarılırdım. Ayrılığı büsbütün kulüp idare şurası tarafından alınmış bir karar. Sonuçta ben burada yalnızca bir oyuncuyum. Üstümde lider, teknik yönetici var, bu işin sorumluları bunlar. Benimle ilgisi olmayan ve futbolda olan bir karardır. Lakin 3 maçta 10 gol yedik, üçünü de kaybettik.
Bu istatistik kararda katiyen rol oynamıştır. Sjors yetenekli, genç bir antrenör ve hırsları var. Bugün Sittard’da işe yaramadı, yarın muhtemelen mesleğinde yeni bir meydan okuma olacak ve ona bu mevzuda çok muvaffakiyetler diliyorum.”
‘Burada hiç takım kurmadım’
Hakkındaki Ultee’yle tartışma savlarının yanı sıra gruba cebinden prim verdiği söylentilerine de yanıt veren 38 yaşındaki golcü, ‘Burada hiç takım yapmadım. İnsanların bunu argüman etmesi çok ayıp. Bu söylenenler antrenör grubuna karşı da çok büyük saygısızlık. Bu argümanlara çok üzüldüm. Primden bile bahsettiler, bu da çok utanç verici.’
Takıma prim verdiği savları: Utanç verici…
Burak’ın Heerenveen’e karşı oynayacağı maç için oyuncu başına kendi cebinden 1000 avro prim kelamı verdiğine dair söylentileri üzerine şunları söyledi. ‘Kendi cebimden mi? Bu lidere karşı, teknik yöneticiye karşı da ayıp ve çok utanç verici. Keşke bu türlü kıssalar uydurulmasaydı ve katiyen söyleyebilirim ki bu her iki sav da palavradır, yoktan var edildi. Lakin muhtemelen her şeye karşılık veremem, ‘Bu hakikat değil, bu gerçek değil’ demeye devam edemem. Bu bir palavra. Ben yalnızca bir Fortuna Sittard oyuncusuyum.
‘Evet otobüste arbede olayı %100 yanlışsız ancak…’
Takım otobüsünde bir antrenörle tartıştığı argümanlarını kabul eden Burak, ‘Ama bir tartışma olayı var, o gerçek. Yüzde yüz hakikat. Ama o insanların başındaki üzere bir saygısızlık ortamında birbirimize makus kelamlar söylediğimiz bir olay olmadı. Karşılıklı olarak sesler biraz yükseldi. Bunlar da çok olağan şeylerdir futbolda.
Bu tartışmayla ilgili en büyük sorun, bu olayın oyuncu otobüsünün dışına çıkmasıdır. Bunu yazan gazetecileri anlıyorum, zira bu haber ve onların işi. Fakat medyaya yansıdığı ve otobüste kalmadığı için hayal kırıklığına uğradım zira biz bir aileyiz. Gerçekleşen tartışma çoktan unutuldu ve affedildi, burada her gün birlikte yeterli çalışıyoruz. Ancak yarın öteki bir tartışma olabilir, o da futbolun içinde var. Ancak ‘İlk 11’i Burak yapıyor ya da Burak prim dağıtıyor’ üzere şeyler çok çok ayıp.’ tabirlerini kullandı.
‘Antrenörler fikrimi soruyor’
Yardımcı antrenör Dominik Vergoossen süreksiz olarak misyona gelmesi ve Burak’ın Vergoossen’i dinlemediği ve taktik almadığı argümanları üzerine, ‘Oyuncu olduğum her yerde antrenörler fikrimi sordu. Mevcut antrenör de bunu yapıyor ve ben de onun fikirlerini soruyorum.
Bazı antrenörler de genç tecrübesiz oyunculara fikirlerini soruyor. Bunu bu türlü görmelisin, şimdi bir antrenör olmak isteyip istemediğimi bilmiyorum, şimdi bir karar vermedim. Natürel ki antrenörsüz üç hafta geçirdik. Bu mühlet zarfında istişarelerimiz oldu alışılmış ki lakin ben rastgele bir karar vermedim. Fakat bence bu argümanlar saygısızlık. Bir antrenör olmak isteyip istemediğim soruluyorsa, bu noktada şimdi sahiden bilmiyorum.’
Top toplayıcı çocukla yaşadığı olay
Hollanda basınında büyük reaksiyon çeken top toplayıcı çocukla yaşadığı olayla ilgili Burak, ‘Heerenveen’de bir top toplayıcı çocuktan topu biraz sert aldım, son dakika , 2-1 gerideyiz, gol atmalıyız. Top toplayıcı çocuk yüzünde geniş bir gülümsemeyle bana bakıyor ve topu vermiyor. Aslında o topu bana atmalıydı. O misyonunu yapmadı. Burak’ın top toplayıcı çocuğa saygısız davrandığını söylüyorlar lakin o çocuğun oradaki misyonu topu bana atmak. Fakat atmıyor ve yüzüme gülüyor, son dakika ve gol atmamız gerekiyor.
Bu öfke ve gerilimle topu biraz daha sert alıyorum ve hatalı benim. O çocuğa saygısızlık olup olmadığını ben söyleyemem lakin olayın biraz da o çocukla ilgili olması gerekmez mi? Lakin bu tenkide hürmet duyuyorum, benim kalibremde bir oyuncu tahminen de bunu yapmamalı. Fransa’ya gittim, Çin’e gittim ve artık Hollanda’dayım. Asla değişmem, hiç değişmedim. Alanda her vakit agresif bir Burak’ın kazanmak için elinden gelen her şeyi yaptığını ve her şeyi veren bir Burak’ı görürsünüz. Lakin saha dışında bu Burak, sakin, her soruya açık.’
‘Velazquez’in ismini birinci kez burada duydum’
Takımın başına getirilen İspanyol teknik yönetici Julio Velázquez’i Burak Yılmaz’ın önerdiği argümanlarıyla alakalı, ‘Hayatımda ismini hiç duymamıştım. Burada her şeye Burak mı karar verecek?. İsmini hiç duymamıştım, hakkında hiçbir şey bilmiyorum, onunla birinci defa burada tanıştım. Futbolla kalkıp yatan bir adamdır. Gücü bize yansıyor, pahalı bir eğitmen olduğunu düşünüyorum ve onun liderliğinde başarılı olacağımıza inanıyorum.”
‘Türk kültürü ile ortada büyük fark var’
Türk kültürü ile Hollanda kültürü ortasındaki farklardan da bahseden deneyimli yıldız, ‘Kültürler ortasında büyük bir fark var. Hollanda’da futbolu daha çok bir oyun olarak görüyorlar. Zevk alıyorlar, hoş şeyleri görüyorlar. Maçtan sonra alandaki sonucu hesaba katmadan burada oyuncular meskeninde rahat olabiliyor. Bunun artıları ve eksileri var.
Soyunma odasında dediğim üzere bunu daha çok oyun, hatta biraz da hobi olarak görüyorlar. Hobi biraz fazla ağır gelebilir fakat kazanmak ya da kaybetmek burada dünyanın sonu değil, diyelim. Bu, insanların burada ne kadar özgür ve kendinden emin olduklarını gösteriyor. Türkiye’de ise tam zıddı. Hayat, maçları kazanmak yahut kaybetmekle temaslıdır. Kaybedersen dünyanın sonu, kazanırsan kral olursun. Burada aşikâr bir istikrar var ve bu grup üzerinde olumlu bir tesire sahip.’
News
