Diyarbakır Cezaevi’nin müzeye dönüştürülmesi konusuna değinen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, cezaevinin makus bir şöhretinin bulunduğunu, bu durumun Türkiye’nin görünümünü de olumsuz etkilediğini vurguladı. Bozdağ, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2021’de cezaevinin müzeye dönüştürüleceğini açıklamasının akabinde cezaevindeki mahkumların başka cezaevlerine dağıtılmaya başlandığını bildirdi.
TRT Haber canlı yayınına katılan Bozdağ, “Böylesi hak ihlalleriyle, acı anılarla anılan bir cezaevini kapatmak Adalet Bakanı olarak bizim için bir gurur ve bir onurdur. Hükümet olarak da hükümetimizin büyük bir başarısı, büyük bir iradesidir.” dedi.
Daha evvel Ulucanlar Cezaevi ile Yassıada’nın da cezaevi kimliğinden kurtulduğunu aktaran Bozdağ, “Artık Türkiye cezaevleri ve infaz sistemi içerisinde Ulucanlar Cezaevi yoktur, Diyarbakır Cezaevi yoktur, Yassıada yoktur.” tabirlerini kullandı.
Cezaevlerinde bulunan tutuklu ve mahkumların sıhhatleri ve muhtaçlıklarının insan onuruna yakışır bir biçimde temin edilmesinin sağlandığını, Türkiye’nin bu hususta değerli ara katettiğini lisana getiren Bozdağ, “Türkiye’de azap ve makûs muameleye sıfır tolerans siyaseti biz iktidara geldiğimiz günün çabucak akabinde uygulamaya konuldu.” değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Bozdağ, azap ve makûs muamele hatalarında vakit aşımının bulunmadığını, kanıtların ortaya çıkması halinde hukuk sisteminin gereğini yapacak sistemlere sahip olduğunu kaydetti.
CHP’NİN “BAŞÖRTÜSÜ” TEKLİFİ
Adalet Bakanı Bozdağ, CHP’nin başörtüsü hakkındaki teklifine ait, “CHP’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne verdiği teklif temelinde şu anda olmayan sorunu yine sorun haline dönüştürecek bir yasal destek teşkil ediyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Bozdağ, teklifin ortaöğretim ve yükseköğretimdeki öğrencileri kapsamadığını, kamu ve kamu kurumu niteliğindeki bayanları da kapsamadığını, kamu kurumu niteliğindeki kuruşlarda da yalnızca bir mesleği icra eden bayanları kapsadığını lisana getirdi.
Daha evvel 2008’de MHP ile Anayasa’nın 10. ve 42’inci unsurlarının değiştirildiklerinde CHP’nin Anayasa Mahkemesine gittiğini anımsatan Bozdağ, gelinen noktada verilen teklifin sebebinin başkanlık sistemi olduğunu söyledi.
CHP’nin oy almak, iktidar olmak için mütedeyyin insanlara yaklaştığını söz eden Bozdağ, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Bugün gelinen noktaya gelince sebebi nedir? Çok net söylüyorum. Sebebi başkanlık sistemidir. Zira başkanlık sistemi, seçilmek için 50 artı 1’in oyunu zarurî kılıyor. Artık siz bu ülkenin din ve vicdan hürriyeti isteyen yahut inancı gereği başını örten kıyafet tercihinde bulunan bayanlara ve başka insanlara karşı şaşı bakarsanız onların oyunu alamazsınız. Olasıdır ki bu 50 artı 1, CHP’yi bu noktaya getirdi. Zira 50 artı 1’in farklı zihniyetleri, fikirleri de birbirine yaklaştırmaya zorlama gücü var. 25, 30, 40’la iktidar olamayınca, sabit oyları yetmeyince karşıdan oy alacak. Nasıl alacak? İşte bu açıdan bir sebeple alacak. Onun içine bakarsanız ne yapıyorlar? Bir sürü vatandaşlarımızın kanaatlerini etkilemek için bu istikamette teklifler gündeme getiriyor. Değiştik diyor. Eskisi değiliz diyor. Başkanlık sisteminin değiştirici gücüdür bu.
Sayın Cumhurbaşkanı’mızın muhalefetin bu ülkede neredeyse asra yakın değişmeyen kodlarını değiştirmeye başladığını da gösterir. Yani Cumhurbaşkanı’mızı yenme ve onun bir daha kazanma korkusu onları eminim daha fazla mütedeyyin insanlara yaklaşmaya da zorlayacaktır. Bir yandan Cumhurbaşkanı’mızın liderlik muvaffakiyetleri ve çalışkanlığı bu ülkeye kazandırdıkları yirmi yıldır yenilmez bir başpehlivan oluşu. Öte yandan da yeni sistemin elli artı bir oy arayışı Cumhuriyet Halk Partisini böylesi bir değişime zorlamıştır. İnşallah bu değişim devam edecek CHP’de.”
Bekir Bozdağ, CHP’nin teklifinin akabinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Anayasa değişikliği yapılması teklifinde bulunduğunu hatırlatarak, öncelikle siyasilerle, daha sonra da akademisyenlerle çalışma yaptıklarını bildirdi. Kabineye bu bahiste sunum yaptığını anlatan Bozdağ, çalışmalar sonucunda da düzenlemenin tek unsurda yapılmasına karar verildiğini kaydetti.
Söz konusu düzenlemenin adresinin Anayasa’nın 24’üncü hususunda düzenlenen din ve vicdan hürriyeti olduğunu belirten Bozdağ, şöyle devam etti:
“Zira bu sorun vatandaşlarımızın din ve vicdan hürriyetini, Anayasa’da yer alan temel hak ve hürriyetlerini kullanırken Anayasa’nın teminatına uygun bir biçimde kullanamadığını gösteriyor. Onun için biz buraya koyduğumuzda gerçek adres, hakikat yer burası. Ve ona nazaran bir düzenleme yapılacak, Meclisimizden de geçerse Anayasa kararı olacak. Ancak bu düzenleme yalnızca başını örten bayanlarımızın değil birebir vakitte başı açık olan bayanlarımızın da haklarını hukuklarını koruyan ve ikisini de teminat altına alan bir düzenleme olacaktır.”
Bozdağ, düzenlemenin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kamuoyuyla paylaşıldıktan sonra büyük bir kabul göreceğine inandığını ve CHP’nin de takviye vermemek için fazlaca bir mazeret bulamayacağını lisana getirdi.
ANAYASA’NIN 24. VE 41’İNCİ HUSUSLARINDA DEĞİŞİKLİK
Bozdağ, sivil anayasa konusuna ait bir soru üzerine, 2 unsurluk bir düzenleme olacağını, birincisinin Anayasa’nın 24’üncü hususunda, başkasının ise Anayasa’nın 41’inci unsurunda olacağını söz etti.
Ailenin Türk toplumunun temeli olduğuna işaret eden Bozdağ, “Eğer biz Türk milletinin ebediyen güçlü olmasının ve Türk devletinin de güçlü olmasını istiyorsak bunun ön koşulu toplumun temeli olan ailenin güçlü olmasıdır. Aileye yönelecek her türlü tehdit, tehlike karşısında devletin aileyi esirgeyici, kollayıcı her türlü düzeneğe sahip olması ve bunu işletmesi son derece değerlidir.” değerlendirmesinde bulundu.
Avrupa Birliği’ne üye pek çok ülkede de aileyi gözetici Anayasa değişiklikleri yapıldığını aktaran Bozdağ, “Türkiye’de bu noktada bir adım atacak ve aileyi kollayıcı temelinde kamuoyuna açıklandığında da hiç kimsenin karşı çıkamayacağı bir düzenlemeyi biz 41’inci hususta, milletimizin huzuruna getireceğiz. Meclisimizin değerlendirmesine, milletvekili arkadaşlarımız sunacaklar.” diye konuştu.
Bozdağ, yeni yargı paketi hazırlığının da sona geldiğini ve yakın vakitte kamuoyu ile paylaşılacağını söyledi.
MECLİS İÇ TÜZÜĞÜNDE DEĞİŞİKLİK ÖNERİSİ
Bakan Bozdağ, CHP Milletvekili Burak Erbay’ın TBMM kürsüsünde çekiçle telefon kırması hadisesinin hatırlatılması üzerine, Meclis iç tüzüğünde de değişiklik yapılması gerektiğini söyledi.
Milletvekillerinin kürsü sorumsuzluğunun bulunduğuna işaret eden Bozdağ, birden fazla vakit pak bir lisan yerine berbat bir lisan kullanıldığını, Meclise yakışmayan işler yaşandığını belirtti. Bozdağ, “İç tüzük kurallarında kimi değişikliklere muhtaçlık olduğunu biz de daima söyledik. Küme başkanvekilliğimiz devrinde de biz bunları gündeme getirdik lakin maalesef Mecliste bu hususta bir konsensüs sağlanamadı. Umarım bundan sonra sağlanır.” sözlerini kullandı.
Bozdağ, TBMM Genel Şurası’na silahla girilemeyeceğini, çekicin de silah olduğunu söyledi.
Milletvekilleri hakkında hazırlanan fezlekelere ait de konuşan Bozdağ, şu anda 2 bine yakın fezleke bulunduğunu, bu sayısının çok fazla olduğunu bildirdi.
DEZENFORMASYONLA UĞRAŞ DÜZENLEMESİ
Adalet Bakanı Bozdağ, kamuoyunda dezenformasyonla gayret düzenlemesi olarak bilinen yasal düzenlemeye ait, “Bu yasa kadar haksız taarruza uğramış, Mecliste kabul görmüş çok az yasa var.” diye konuştu.
“Bu yasa bireyin onurlu ve saygın bir vatandaş olarak yaşaması yanında, devletin de huzur ve güvenlik içerisinde olmasına bir teminat getiriyor.” tabirlerini kullanan Bozdağ, yasal düzenlemede tartışılan 29’uncu hususun tasa, kaygı ve panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu sistemi ve genel sıhhatle ilgili gerçeğe muhalif beyanları kapsadığını lisana getirdi.
Bozdağ, Türk Tabipleri Birliği Lideri (TTB) Şebnem Korur Fincancı’nın, “Türk Silahlı Kuvvetlerinin kimyasal silah kullandığı” argümanının ise kişisel olduğunu, dezenformasyonla çaba düzenlemesi kapsamına girmediğini söyledi.
Söz konusu argümanın büyük bir iftira olduğunu kaydeden Bozdağ, şöyle konuştu:
“Hem Türk milletine iftiradır hem de Türkiye Cumhuriyeti devletine bir iftiradır. Terör örgütlerinin ağzıyla konuşup, terör örgütlerinin her uydurduğuna hakikat diye atlayanların bu milletle olan bağını tartışmakta hiçbir çekince yok. Bunun cezası esasen bizim mevzuatımızda var. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Soruşturma devam edecektir. O yargı konusu bizim işimiz değil. Yargı kendi mecrasında işleyecek. Lakin ondan bağımsız olarak söylüyorum. Türk Tabipler Birliğinin üyesi olan doktorlarımızın hepsine sesleniyorum, odalara sesleniyorum, bu türlü bir lideri taşımak zorunda değiller. Milletine düşman, devletine düşman, terör örgütüne hayran birisiyle Türk Tabipleri Birliğinin anılmasını hakikat görmem. Temelinde bizden evvel Türk tabiplerinin buna karşı çıkması lazım. Türk Tabipleri Sen bizi temsil edemezsin demesi lazım.”
FİNLANDİYA VE İSVEÇ’İN NATO ÜYELİĞİ SÜRECİ
Adalet Bakanı Bozdağ, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği sürecine ait soruyu da cevapladı.
Bu mevzuda üçlü takip sisteminin kurulduğunu anımsatan Bozdağ, yakında Finlandiya’dan bir heyetin Türkiye’ye geleceğini, teknik seviyede görüşmeler yapılacağını bildirdi.
Türkiye’nin, varılan mutabakat çerçevesinde başlangıç kısmına “evet” dediğini aktaran Bozdağ, bunun terör örgütlerine verdikleri takviyesi kesmek ve Türkiye’nin taleplerine olumlu karşılık vermek kaydıyla olduğunu söyledi.
Bozdağ, şunlar kaydetti:
“Türkiye bu adımı olumlu sonuçlandırabilir. Başlangıçta evet demek bu işin bittiği manasına gelmez. Bu sürecin Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Konseyi tarafından da onaylanması gerekir. Genel Kurul’dan çıkmadan bu işe sona erdi kimse diyemez. O yüzden süreci takip edeceğiz. İsveç Başbakanı da Sayın Cumhurbaşkanımızdan randevu talep etti bildiğiniz üzere. Yakında muhtemelen o da Türkiye gelecek. Bu mevzuları konuşacağız, konuşulacaktır. Türkiye’nin talepleri yerine geldiği takdirde Türkiye elbette İsveç’in de Finlandiya’nın da NATO üyeliğine rastgele bir rezerv koymaz. Fakat talepleri yerine gelmezse Türkiye kelamında duran bir ülkedir. Kelamımızı fiyat, bu süreci tıkarız.”
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNDE REFERANDUM İHTİMALİ
Bakan Bozdağ, Anayasa’daki değişiklikler konusunda referandum ihtimali bulunup bulunmadığına ait soru üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu bahiste “Gerekirse millete sorarız.” sözlerini kullandığını anımsattı.
Bozdağ, “Din ve vicdan hürriyeti üzere ailenin korunması üzere bu türlü bir düzenlemeye karşı direnip bunu referanduma gidecek bir süreci zorlayanlar bunun millete hesabını veremezler. Yani burada korunan bedeller 85 milyon aziz milletin koruduğu kıymetlerdir. Aile bu aziz milletin bedel verdiği şeydir. Artık ben metin ortaya çıktığı vakit, işin doğrusu şahsi görüşüm bu benim, öbür partilerin buna karşı bir fazla argüman geliştireceğini düşünmüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Referanduma gidilmesi halinde kahir ekseriyetin kabul edeceğini düşündüğünü belirten Bozdağ, şunları söyledi:
“Referanduma da gideriz, bunu milletimize sorarız. Milletin hakemliği bizim için değerlidir. Millet ne derse başımız üstündedir. Cumhurbaşkanı’mız milletin bu mevzudaki iradesini biliyor. Biz de biliyoruz. Temelinde herkes biliyor. Bu türlü bir mevzu, milletin huzuruna gittiğinde CHP’li seçmenlerin dahi kıymetli bir kısmının buna ‘evet’ diyeceğinden benim hiçbir tereddüdüm yok. Yani kim ailenin korunmasına karşı çıkabilir? Kim insanların inancı sebebiyle tercih ettiği kıyafet yüzünden temel hak ve hürriyetlerinden, eğitim hakkından, çalışma hakkından, siyaset yapma hakkından yoksun edilmesini, adil ve hakikat görebilir? Yani mümkün değil. Referandum, bu milleti, muhalefetin hiç tanımadığının ve Türkiye’de de hiçbir vakit iktidar olamayacaklarının somut göstergesi olur. Ben onun için muhalefetin referanduma bu işin gidişine müsaade vermeyeceğini düşünüyorum.”
“20 YILDIR AK PARTİ ALIN TERİYLE KOŞUYOR”
CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Sivas’ta, “Bir de beni deneyin” tabirlerini kullandığının, AK Parti’nin ise “Türkiye yüzyılı” başlığını benimsediğinin hatırlatılması üzerine Bozdağ, “Karşıda denenmedik kim var?” dedi.
Turgut Özal devrinden sonra Türkiye’yi yönetenlerin içinde “6’lı masa”da bulunanların var olduğunu belirten Bozdağ, “İktidar oldular geçmişte. Memlekete kazandırdıkları ortada, kazandıramadıkları ortada. Bakın yirmi 20 yıldır AK Parti alın teriyle koşuyor.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dış siyasetle uğraştığını, AK Parti’yi, Türkiye’yi yönettiğini söyleyen Bozdağ, muhalefet partilerinin tek işlerinin AK Parti’ye muhalefet etmek olduğunu söyledi.
Erdoğan’ın daima siyaset alanında olduğuna dikkati çeken Bozdağ, “Başkanlık sistemi bir kez demin de söyledim, CHP’yi dönüştürdüğü üzere Türkiye’yi de dönüştürmeye devam edecektir. Bu Türkiye’de siyasi istikrar, güçlü iktidar, uygun idare ve bunun doğurduğu itimadı, sistemin doğal sonucu haline getirdi.” dedi.
Bozdağ, 1991’den AK Parti iktidara gelene kadar 2 ekonomik kriz yaşandığını, 9 hükümetin vazife yaptığını ve 28 Şubat darbesinin yaşandığını anımsattı. Başkanlık sisteminin Türkiye’ye kazandırılmasıyla Türkiye’nin siyasalların yahut öbür hesap sahiplerinin güdümünde istikrarsızlaşmasının önünün kapatıldığını belirten Bozdağ, şunları kaydetti:
“Türkiye’nin istikrara, güçlü iktidara ve güzel idareye gereksinimi var. Bu da bu sistemle. Biz 20 yıldır vatandaşımızın bize neden bedel verdiğinin farkındayız. Çalıştığımız için, proje ürettiğimiz için, eser ürettiğimiz için hayatına dokunduğumuz için ve hayatının her alanında olumlu gelişmelere vatandaşımız kendi konutunda de şahit olduğu için bize oy veriyor. Eksiklerimizden kızıyor ancak tartıyor, 100 üzerinden. 60’ı güzelse bize hakkımızı veriyor, biz bunu görüyoruz. Onun için de her seçimde biz yeniyi temsil ediyoruz. Bakın muhalefetin söylediği şeylere bakarsanız onlar dünü vadediyor. Parlamenter sisteme döneceğiz. Krize, koalisyona yine Türkiye kapı aralayacak. Biz diyoruz ki ‘Türkiye yüzyılı yapacağız.’ Biz ileriye bakıyoruz. Umut burada. Yeni kelam burada. AK Parti her dem tazelendiği için güçlü. Yeni fikirler ürettiği için.”
News
