BİR ANLIK HUDUT Mİ?
Sevenleri tarafından çok yakıştırılan ve “örnek çift” olarak gösterilen Baysel ile Şaşmaz, toplumsal medya hesaplarında birbirini takip etmeyi bıraktı. Bu durum, ayrılık argümanını da beraberinde getirdi. Ağır iş tempoları nedeniyle bir müddettir görüşemeyen çiftin yakın etrafı, bu kararın bir anlık hudutla alınmış olabileceğini, fakat şimdi alakayı kesin olarak noktalamadıklarını söylüyor.
Cemre Baysel ile Aytaç Şaşmaz, Hürriyet okurlarının oyları ile periyodun jön ve jönfisi seçilmş, çift özelhayatlarından gelecek planlarına kadar merak edilen her şeyi Hakan Gence’ye anlatmıştı: (Fotoğraflar: Muhsin Akgün)
CEMRE BAYSEL
‘Keşke herkes bu kadar sevilse’
*Hürriyet Pazar’da en düzgün jönfi seçildin. Ne hissettin haberi gördüğünde?
Anket Twitter’da birinci döndüğünde çok bir şey anlamadım. Zati toplumsal medyada çok fazla vakit geçiremiyorum. Takipçilerim de bu yüzden bana yansılı… Baktım, “Bir anket herhalde, inşallah kazanırız” dedim. Sonra inanılmaz kıymetli bir şey olduğunu anladım ve çok çok memnun oldum.
*15 yaşından beri setlerdesin. Bu işe neden başladın? Hedef para kazanmak ve aileye dayanak olmak mıydı?
Yok, kazandığımla ayakkabı, üst baş falan alıyordum (gülüyor).
*O halde nasıl başladı her şey?
Ajans sahibi komşumuzdu, “Bu kız ne hoş, haydi gelsin, fotoğraflarını çekip kaydedelim” dedi. Ben de iki âlâ çekilmiş fotoğrafım olsun diye gittim. O fotoğrafları imal şirketlerine dağıtmış. Bir baktım teklifler geliyor, başroller falan.
*Ne yaptın?
“Okuyorum, istemiyorum” dedim. Abim de yazılmıştı o ajansa. Tam aykırısı o istiyordu lakin bana teklifler başladı. Sonunda birini kabul ettim. İzmir’de yaşıyordum, ‘Yeşil Deniz’ de Ödemiş’te çekiliyordu ve 75 kısım sürdü. Orada işi, kamerayı, nerede duracağımı öğrendim. Okul üzereydi. Sonra menajerim Tuncay Altunoğlu’yla çalışmaya başladım. Ve “Artık bu işi yapacağım” dedim.
*Konservatuvarda oyunculuk eğitimi falan aldın mı?
Yok, fotoğraf okuyorum.
*Niye resmi seçtin?
Zaten hoş sanatlar lisesinde fotoğraf okuyordum. Oyunculuk başımda hiç yoktu ki. Fotoğraf yapacağım, içmimar olacağım diyordum. Ege Üniversitesi’nin yetenek imtihanlarını kazandım. “Benim hayatım fotoğraf olur, ortada oyunculuk yaparım derken” aslında o denli olamayacağını anladım.
*Resim yapmaya devam mı?
Arada bir şeyler çiziyorum. Ancak asla bitmiyor o tablo, bitiremediğim için de kendime kızıyorum.
*Hayalin değilken artık hoş bir noktadasın. Şu anda senin için ne tabir ediyor oyunculuk?
Bir kez beni memnun ediyor, aileme gurur veriyor. Düzgün ki girmişim bu işe.
İnsanları tanımaya başladım
*Sekiz yıldır setlerdesin. Mesleğini nasıl anlatırsın?
Çok sıkıntı.
*Oysa dışarıdan bakınca herkes oyuncu olmak istiyor… Güya az çalışıp çok para kazanılacak iş gibi…
İşi seven için nitekim çok keyifli. Fakat set temposu çok öbür bir şey. Sete gidip karakteri giydikten sonra program yetiştirme, senaryo revizesi derken haftanın 6.5 gününü alıyor. Yoruluyorum lakin işimi çok sevdiğim için zevkle çalışıyorum.
*Kendini arttan yetişen oyunculardan ayrıştırmak için ne yapıyorsun?
Hiçbir şey yapmıyorum aslında, olduğum üzereyim.
*Korkutuyor mu bu durum? Birileri gelecek, başrolü kapacak…
Yok, bu yola girip ayaklarını sağlam bastığında yaptığın işleri gören oluyor. Çizgimi bozmadığımda biliyorum ki her yerde çalışır, ekmeğimi bulurum.
*Bir oyuncuyu başarılı yapan sence nedir?
Seyirci olarak konuşursam, izlediğim şeyin bana inandırıcı gelmesi ve doğal olması lazım. Mesela ağlıyorsa ağladığına, kızıyorsa kızdığına inanmam lazım. Teknik değil de içinden geleni yansıtıyorsa oluyor.
*Mesleğin sana nasıl bir farkındalık sağladı?
Hayatımdaki ve etrafımdaki insanların sayısı çoğaldı. Ve insanları tanımaya başladım.
*Sonuç?
Karşımdakinin gücünden niyetini anlıyorum. Gerekirse uzak duruyorum.
Neşeliyim, yüksek gücüm var
*Seni tanımayan birine kendinle ilgili ne söylersin?
Heyecanlı, bazen gergin… Sevinçliyim, yüksek gücüm var.
*İzmirlisin, İzmirli olmayı nasıl anlatırsın?
İzmir çok hoş, havası, suyu… Çok seviyorum. İzmirli diye başka bir şey var ya, ben de İzmirliyim diyebiliyorum.
*Anne-baba ne iş yapıyor?
Annem mesken hanımı, babam marangoz. Fotoğraf yeteneğim de babamdan geliyor. Bir mutfak yapacağı vakit falan mobilyaları çizerdi. Ben de
onunla çizmeye çalışırdım. Vakitle babamdan daha hoş çizmeye başladım hatta babam benim çizdiğim şeyler üzerinden ölçü alır oldu.
Çok konuşan erkeğe tahammül edemem
*Tarih sayfalarından biriyle bir gününü geçirmek istesen kim olurdu?
Queen kümesi, çok seviyorum.
*Bir erkekte neye tahammül edemezsin?
Çok konuşan erkeğe tahammül edemem.
*Totemlerin ya da batıl inançların var mı?
Nazara inanırım o sayılıyorsa. Nazar boncuğu ortada taşırım, annem takarsa.
*Yapmaya başlayınca duramadığın bir şey söyle…
Yemek. Doysam bile yemeye devam ediyorum.
*Sevgilinin odasında bir nesne olsan en olursun?
Ayna olurum.
Aşk beni güler yüzlü yapıyor
*Romantik güldürü denince akla gelen birinci isimlerden biri olmaya başladın…
Evet, o denli diyorlar. Bu durumdan memnunum. Birinci romantik güldürü geldiğinde menajerim Tuncay Abi’ye “Ben hiç romantik güldürü yapmadım, yıllardır dram yapıyorum, ağlamayı seviyorum” dedim. “Sen yaparsın” dedi. ‘Senden Daha Güzel’ o biçimde ikinci işim. ‘Birini becerebildim, ikincisini de becerebilecek miyim’ tasası vardı. Becerdim sanırım.
*Romantik güldürülerde öyküler ve karakterler birbirine benzeyebiliyor. ‘Senden Daha Güzel’de canlandırdığın Efsun karakterinde seni ne çekti?
Efsun çok güçlü bir kız, Emir’le (Burak Çelik) ortalarında o alışık olduğumuz ast-üst bağlantısı yok, tıpkı pozisyondalar. O sebeple onların rekabeti hoşuma gitti. Efsun, kendi ayakları üzerinde duruyor, hırsları var…
*Efsun estetik cerrah. Senin estetiğe bakışın nedir?
Tabii ki bu ihtiyaçsa, kişinin psikolojisini bozuyorsa, dışarıdan kendini soyutlamasına neden oluyorsa istediği süreci yaptırabilir lakin kişinin doğal hali bana daha hoş geliyor.
*Sende estetik var mı?
Yok.
*Oynadığın rollerde genelde delidolusun. Ani bağırmalar çağırmalar… Olağanda bu türlü atarlı sarfiyatlı misin?
Valla o sahnelerde benden o denli çıkıyor. Bilmiyorum, ağabeyimle sokakta büyüdüm, onun bir getirisi mi?
*Peki, romantik misin komik mi?
Bunların ikisi de var bende. Yani evet, komiğim, romantiğim de diyebiliriz.
*Ekranda aşk kıssaları anlatan biri olarak aşkın sendeki karşılığı nedir?
Çok güç sorular soruyorsun, herkesin aşkı kendine (gülüyor). Soyut bir şey bence, tanımlanamaz.
*Aşk seni nasıl biri yapar?
Güler yüzlü biri yapıyor sanırım.
Üç yastıkla uyuyorum
*Sokakta tanındıkça hayatında neler değişti?
Fotoğraf istekleri arttı. İş yapıp başarılı olunca da özgüvenim arttı. Daha âlâ hissediyorum kendimi, bir şeyleri başarabildiğimi görüyorum.
*Arkadaşların sende neyi değiştirmek ister?
Bazı şeyleri çok irdeliyorum, kimi şeylerin üzerine çok düşüyorum. Ben de bu durumdan rahatsızım zira çok yoruyor beni.
* Kendin hakkında ne söylersen şaşırırız?
Üç yastıkla uyuyorum. O denli olmazsa mutsuz uyanıyorum.
*Kırmızı çizgin neler?
Tembellik diyebilirim. Tembel insanları sevmem.
*Sevenlerin daima yanında. Nedir bunun sırrı?
Hiç tanımadığım beşerler bir yerde bana dokunuyorlar, çok hoşuma gidiyor. Ben onlara dokunuyorum. Düzgün ki varlar… Keşke herkes bu kadar sevilse.
*Olumsuz yorumlar geldiğinde ne oluyor?
100 bireyden 5’i makûs yorum yazıyor olabilir. Herkesin niyeti farklı, canımı sıkmıyor bu.
AYTAÇ ŞAŞMAZ
‘Güçlü olmak ve kendimle yüzleşip çatışmak istedim’
Türkiye’nin yeni jönü seçildin. Haberi gördüğünde ne hissettin?
İnsan gurur duyuyor. Neden? Ben bu türlü bir şey olduğu vakit birinci yakın etrafımı, en yakınlarımı düşünüyorum. Seni bile düşünüyorum. Senin sonucu görünce gülümsediğini ve o enerjini hissedebiliyorum.
O yüzden çok bedelli benim için. Mesela annem gazeteyi alıyor, fotoğrafını atıyor bana, dünyanın en keyifli insanı oluyorum. O kadar oy almak, gerinde hoş insanların olduğunu hissetmek çok çok kıymetli bir şey.
*Sektörde birçok yeni isim var. Neden sen seçildin?
Bilmiyorum ancak aldığım yansılar, o hoş güç herhalde benim geçirdiğim gücün karşılığı. Biraz aynadır ya her şey…
*Sen jön müsün?
Ben kendimi oyuncu olarak tanımlıyorum zira her kimliğe bürünmek isterim. Buna dair hedeflerim, hayallerim var. Daima farklı şeyler denemek, daima yürekli davranmak, güçlü olmak ve kendimle yüzleşip çatışmak, arbede etmek istedim ve bunu başardım. Bu oylama da o yolun bir kesimi oldu benim için, çok pahalı yani. Hatta şey yazılmış; Aytaç Şaşmaz ve Cemre Baysel, Kıvanç Tatlıtuğ ve Beren Saat’in tahtına aday… Hoş başlıklar fakat kimsenin tahtını almak üzere bir şey yok, o kefeye konmak bile çok pahalı.
*Kariyerinde aksiyon, dram, romantik güldürü, devir işi var.Eli yüzü düzgün, güzel adamsın. Yalnızca romantik güldürü oynayarak garanti bir yoldan gidebilirdin halbuki… Risk almak ne kadar hakikat?
Farklı karakterlerin farklı tatları oluyor, farklı tatlar da sana güç veriyor. Lakin dediğin üzere bu yol riskli, önünü sonunu göremiyorsun. Ya her şey hoş olacak ya da beklemen gerekecek.
Motor çalışmalı
*Beş yıldır ekrandasın. Geldiğin noktada oyunculuğun sendeki karşılığı nedir?
Yaptığım iş nefes almamı sağlıyor. Çalışmayı seven, durmayı sevmeyenlerdenim. Yani motorun çalışması lazım. O çark durursa bütün duvarlar üstüme gelmeye, daralmaya başlıyorum.
*Bu işin doruğu neresi?
Her devir ufak ufak hayallerim ve hedeflerim oluyor. Hayaller gayelerime kapılar açıyor… Onları bu türlü adım adım, emekleye emekleye yapmaya çalışıyorum. Bir şeyi yapabiliyorum ya da ben buyum demek için çok yolkat etmek lazım.
*Şöhretin sana getirileri neler oldu?
Karşılaştığım insanların gülümsemesi en hoş memnunluk kaynağı oldu.
*Götürüsü ne?
Kısıtlanma ancak beni etkilemiyor.
*Niye?
Zaten konutçu bir beşerim. Bir yere gidersem de sakin bir yer seçerim.
*Biraz yaşlı bir ruhun mu var?
Ruhum yaşlı değil, aslında çok genç. Lakin yani ne bileyim, kalabalıkta yoruluyorum üzere geliyor. Bir de birinin gözüne bakınca gücünü çektiğimi hissediyorum ve o güç beni çok etkiliyor. Tanımadığım insanın gözünün içine bakmaktan da kaçarım, bulunduğum ortamda makus bir güç varsa oradan da…
*Hayatında müzik de var. İki sene evvel ‘Barındığım Hikâye’ diye bir müzik çıkardın. Artık yeni şarkı geliyor…
Evet. Bu sefer hem kendime hem dinleyene bir motivasyon müziği yapmak istedim. Dinledikten sonra herkes “Bir adım at”, “Hadi neden olmasın” desin. Benim şimdiki mottom da bu; neden olmasın? ‘Vazgeçme’yi akustik söyledim. Yakında da çıkacak, çok heyecanlıyım.
Beni ben yapan, İstanbul’a geldiğim andı
*Yaşamında seni sen yapan anı hatırlıyor musun?
İstanbul’a geldiğim andı. 17 yaşımın sonuna doğruydu. Çok param yoktu, kendi başıma bir şeyler yapmak istedim. ‘Söz’ dizisine kadar geçen vakit, kendimi bulduğum, yüzleştiğim, çatıştığım, savaştığım, beni ben yapan bir periyottu. Çok zordu ancak o günler seni bugüne getiriyor. O günlere katlanamazsan bugünler olmuyor. O günler güzel ki varlar, olmuşlar.
*Hikâyen Manisa’da başlıyor. Bilmeyenler için nasıl bir ailen var?
Annem konut hanımı, babam otobüs sürücüsü. Üç kardeşiz, abim ve benden 20 yaş küçük bir erkek kardeşim var.
*Oyunculuk kanına nereden girdi?
Edebiyat hocam Tülay İnce beni tiyatro koluna davet etti. Hiç alakam olmadığı için birinci gittiğimde herkes “Ne işi var bunun, gitsin hocam” dediler. Derken o kümenin lideri oldum ve o kadar çok sevdim ki… Akabinde kursiyer olarak Manisa Büyükşehir Belediyesi Tiyatrosu’na katıldım.
*Hayata en büyük meydan okuman neydi?
Bana kimse inanmazken hayallerime koşup bir şeyleri gerçekleştirme uğraşım. Olmayabilirdi de lakin pes etmeyecektim, biliyordum.
Kendimi doğal severim lakin
‘Ne yakışıklıyım’ falan demiyorum
*Sosyal medyada fotoğraflarını paylaşıyorsun. Bugün çekimde de gördüm, kas yapmışsın. ‘Six pack’ (altılı karın kası) var mı?
Bilmiyorum, saymadım. Son günler sakin, kendime yönelebileceğim, istediğim şeyleri, hobilerimi gerçekleştirebileceğim bir devir oldu. Bunlardan biri de nizamlı spor yapabilmekti. Bunu da sağlıklı yaşamak için seviyorum. Yemene içmene dikkat ediyor, kendine ihtimam gösteriyorsun.
*Kendini seksi bulur musun?
Kendimi doğal severim fakat “Ne yakışıklıyım” falan demiyorum.
*Başarında imajın tesiri var mı?
Dış görünüş herkesi etkiliyor ancak yalnızca birinci etapta. Bir kez bakan “Güzel çocuk”, “Güzel kızmış” der ancak sonrası kıymetli olan. Sen muhabbet ederken bile karşındakine bir şey geçiremiyorsan niçin izlesin seni? Pahası yok. Güzel ol, hoş ol, ne olursan ol…
*İlişkinde de ruh hoşluğu midir öncelik?
Tabii ki dış hoşluk evvel ancak sonra karşındaki insanı tanıdıkça, vakit geçirdikçe, o güç ve frekans tutuyorsa, konuştuktan sonra “Aman be” demiyorsan o insan senin için kıymetli hale geliyor. Zira herkese katlanamazsın, kimse de sana katlanamaz.
*Aşk senin için neyi temsil ediyor?
Senin için neyi temsil ediyor?
*Enerji…
Bana da biraz güçlerin çatışması, birleşmesi üzere geliyor. Zıt kutuplar üzere değil de, bir şeylerin iç içe geçmesi, birleşmesi, kabul görmesi üzere bir şey.
*İlişkide romantik misin realist misin?
Yeri gelince romantik, yeri gelince realist. Çok açıksözlüyüm, içim dışımda, anlatırım, kederime deva bulmaya çalışırım… Fakat yeri gelince de tatlı bir yerden romantiğimdir.
Başkası olmaya çalışmam
*İlk randevuda asla yapmam dediğin şey ne?
Üstelemem, kimsenin üstüne gitmem. Diğeri olmaya çalışmam.
*Çapkın mısın flörtöz müsün?
İkisi de değilim, dururum yalnızca.
*İlk adımı sen atamaz mısın?
Rahatsız etmekten korkarım, beklerim. Lakin ufacık bir adımda, ben de hoş bir adım atmaya çalışırım.
*Yapmaya başlayınca duramadığın bir şey söyle…
Spor, vaktim olunca asla bırakmıyorum.
*Aytaç’ı hiç tanımadığın birisine nasıl anlatırsın?
Ben kendim üzereyim, sen de kendin üzere ol… Kimse bir diğeri üzere davranmasın ki biz birbirimizi hakikaten tanıyalım.
News
