Avrupa Siyasi Topluluğu’nun Çekya’nın başşehri Prag’daki toplantısına katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yurda döndü.
Erdoğan, Prag dönüşü uçakta gazetecilerin gündeme ait sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bildirilerini ziyareti takip eden NTV Dış Haberler Müdürü Ahmet Yeşiltepe canlı yayında aktardı.
Erdoğan’a yöneltilen sorular ve karşılıkları şöyle…
BAŞÖRTÜSÜ TEKLİFİ TARTIŞMASI: ORTADA YASAL DÜZENLEMEYİ GEREKTİRECEK BİR DURUM YOK
Kemal Kılıçdaroğlu başörtüsüyle ilgili yasal düzenleme daveti yaptı. Siz çıtayı daha da yükselttiniz, daha geniş çerçevede anayasal düzenleme yapma davetiyle karşılık verdiniz ve bu Meclis’e gelecek. Yalnızca başörtüsü yok bunun içerisinde. Aile kurumunun korunmasını da kapsamasını söz etmiştiniz. Nasıl bir anayasa düzenlemesi öngörüyorsunuz?
Aslında Kılıçdaroğlu’nun ortaya attığı bu tez, siyaseti ne kadar bilmediğini, kendisinin bir siyaset fukarası olduğunu gösteriyor. Bir kez ortada şu anda yasal bir düzenlemeyi gerektirecek bir durum yok ki. Şu anda bu haliyle kızlarımız üniversiteye, ortaöğretime gidebiliyor mu, polis olabiliyor mu, asker olabiliyor mu? Evet. Bütün bunlar şu anda var mı? Var. Artık bu türlü bir durum ortadayken, bayram değil seyran değil, nereden çıktı bu iş? Sen dürüstsen, o vakit gel bunu Anayasa’ya alalım ki bundan sonra kimse bu işin üzerinde oynayamasın. Çabucak ne yaptılar? Onun malum bir adamı var. “Desteklemeyeceğiz” dedi. Bunu söylemeye başladılar. O denli de olsa şu anda ben çalışmayı başlattım. Adalet Bakanımın riyasetinde şu an prestijiyle gerek Bekir Beyefendi gerek Anayasa Komitesi Liderim, Adalet Komitesi Liderim, onlar şu anda bu çalışmayı yapıyorlar. “Yanınıza milletvekili arkadaşlarımızı, MYK’den arkadaşlarımızı da alın çalışmayı hazırlayın” dedim. Devlet Bey’le de görüştüm bu mevzuyu. İnşallah bu işi çabucak Meclis’e sunalım. Doğal ne olacak sunacağız? Anayasa değişikliği olarak. İnşallah arkadaşlar hoş bir hazırlık yapacaklar ve bu hazırlığı da Meclis’e sunacağız.
Sadece bu bahis mu, hepsi bir arada mi?
Aile filan hepsi bu işin içinde. O denli bir şey yapıyoruz ki haydi bakalım görelim seni. Bu işte ne kadar samimisin, değilsin; bunu burada göreceğiz.
Bir şeyi merak ediyorum. Başörtüsüyle ilgili çabucak karar verip bir atılım yaptınız ve Anayasa değişikliği teklifini getirdiniz. Fakat aile yapısıyla ve ailenin korunmasına yönelik değişikliklerle ilgili bir hazırlık var mıydı? Onun kararını çabucak mi verdiniz?
Aile kavramı bizim olmazsa olmazımız aslında. Zira güçlü bir millet, güçlü aileden olur. Artık bizim bunun çalışmasını da yapmamız lazım. Zira son vakitlerde topluma LGBT’yi soktular. LGBT’yle birlikte de bizim aile yapımızı bunlar dejenere etmenin çabası içerisine girdiler. Öyleyse biz olması gereken ne ise onu yapacağız. Biz kimlerin LGBT’ci olduğunu biliyoruz aslında. Lakin bunu da aile olarak gelip oraya koyalım. Burada da çıksın bakalım neresinden savunacak onu da görelim.
Kemal Kılıçdaroğlu, geçmiş periyotta sizin adım atmayı planladığınız mevzularla ilgili evvelden çeşitli toplumsal medya bildirileriyle ön almaya çalıştı. Bu mevzuda da sizin hem başörtüsü hem aileyle ilgili düzenleme yapma kararınız şayet evvelce varsa, bu karar ona ulaşmış olabilir mi?
Başörtüsüyle alakalı rastgele bir şey yoktu. Niçin? Zira bizim bu türlü bir sorunumuz yoktu. Çözmüşüz bunu. Artık biz bunu çözdüğümüze nazaran bu bizim gündemimizde niçin olsun. Bu beyefendi getirdi bunu gündeme koydu. Bu da ne oldu? Bu pek pas vermekten de anlamaz lakin farkında olmadan bize bir pas verdi. Bizim de golü atmamız lazım. Bilmiyor benim ömrümüm santraforlukla geçtiğini. Artık Allah’ın müsaadesiyle Sayın Kılıçdaroğlu gibileri bu ülkenin başına gelemeyeceğine nazaran bu millet bunları derdest etti, bitti. Bundan sonra artık benim milletim çok daha özgür bir hayatın tadını yaşayacak.
Başörtüsü, Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündemine nasıl bir anda geldi? CHP bunu sahiden istiyorsa Anayasaya neden karşı çıkıyor?
Bir kez yasal bir düzenlemeyi gündeme getirmesi bile çok çok gayriciddidir. Üstelik de o masanın etrafında olanlardan bir tanesi, utanmadan sıkılmadan biz de destekleyeceğiz diyor. Kimlerin olduğunu anlayın artık… Gazı verdiler, sonra da destekliyoruz diyorlar.
Dezenformasyonla gayret yasası gündemde. Son yıllarda etnik ve mezhep temeline bölücülük yapan medya kuruluşlarına akan fonlar var. Bilhassa Avrupa Birliği ve batılı ülkeler LGBT’yi, bölücülüğü fonluyorlar. Medyada bir ulusallık problemi var. Dezenformasyon maddesiyle ilgili kanaatiniz nedir?
Dezenformasyonla çaba maddesiyle ilgili 14 unsur Meclis Genel Kurulu’ndan geçti. Bu yasanın çıkışıyla birlikte inşallah bunları önemli manada frenleyeceğiz ve gereği de neyse onu da inşallah yapacağız. Yasa bu noktada varlıklı, güçlü bir yasa.
KKTC Dışişleri Bakanı bir açıklama yaptı, “BM’ye bir ay müddet verdik ya bizi teşhis ya da barış gücünü Kıbrıs’tan çek” dedi. Çekmezse ne olur? Bir de kuşatma olarak görüyorlar ambargo ve silah kararını. Hasebiyle sanki Türkiye ek desteğe hazır mı? Karpaz’a bir Türk üssünden bahsediliyordu. Dedeağaç’a alternatif olacak biçimde. Türk üssü hazırlığımız var mı?
Bu bahiste biliyorsunuz biz kimsenin düşünmediği bir devirde ne yaptık? Birinci işimiz İHA’ları, SİHA’ları Kuzey Kıbrıs’a yerleştirdik. Şu anda İHA ve SİHA’larımız oradalar ve bu söylediğiniz yerle ilgili mevzuda da yeniden emsal şeyler olabilir. Bunun olması da aslında haktır. Zira Kuzey Kıbrıs’ı dört bir yandan, her tarafıyla bizim sağlama almamız lazım. Olsa da olmasa da esasen bizim şu anda kendi ana karamızdan uçaklarımız kalktığı anda zati anında Kuzey Kıbrıs’ta. Rastgele bir külfet orada da kelam konusu değil. Bir de bu akşam Anastasiadis, illa bir görüşelim, konuşalım filan dedi. Ortaya birilerini de soktu. Dedim ki “Başkan sen artık zati gidiyorsun”. İki ay sonra ayrılıyor. Dedim “Böyle bir vakitte bunlar konuşulmaz.” Ayrıyeten dedim ki “Siz daima bir yerden bir talimat alıyorsunuz. Bu talimatlarla falan aslında bu işler yürümez.” Onun için bunların ipiyle kuyuya inilmez. Aksi takdirde kuyuda kalırsın.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun 9-13 Ekim ortası ABD ziyareti var. Kamuoyunda da çok tartışıldı. Kendisi de “icazet almaya gitmiyorum” dedi. CHP’ye yakın çevreler de “Ne var bunda, Cumhurbaşkanı Erdoğan da 2002 seçimlerinden evvel gidip Amerika’da görüştü” değerlendirmesini yaptı. Siz ne düşünüyorsunuz?
Onlar beni güzel takip etmiyorlar. Biz bir kez birinci seçimi yaptığımızda ve bu seçimden de açık orta büyük bir muvaffakiyetle birinci parti olarak çıktıktan sonra gitmiştik. Ben o vakit bir Avrupa seyahati yaptım, Avrupa ülkelerini dolaştım. Bir de Amerika’ya gittim. Avrupa’da Chirac’la, Schröder’le görüşmüştük. Lüksemburg’un Başbaşkanı Jean-Claude Juncker’le de görüşmüştük. Hatta Juncker’e bir gazeteci “Siz olağanda seçilmişleri karşılıyorsunuz” demişti. O da dedi ki “Demokrasi sandıktır. Biz sandıktan çıkana hürmet duyarız. Erdoğan sandıktan çıktı. Ben ona demokrasinin gereği olarak hürmet duyuyorum ve kimseyi de rahatsız etmesin.” Geldi beni bir de havaalanına kadar uğurladı. Ben Bay Kemal’i de hiç önemsemiyorum, gidebilir. Mevla dünyayı kulları için yaratmış. Herkes istediği yere, istediği vakit gidebilir. Yani onun bu sıkıntısı bizi niçin ilgilendirsin.
News
