İngiliz haber ajansı Reuters’a nazaran bakanlığın İngiltere’ye yasa dışı yollarla gelenlerin hudut dışı edilmesini kolaylaştıracak yeni yetkiler tanıtması bekleniyor.
Habere nazaran Braverman bugün yapacağı açıklamada, “Gerçekten muhtaçlığı olanlara yardım elini uzatacağımız hakikat. Sistemin kimi kısımları çalışmıyor. Kuralların berbata kullanılmasını artık büsbütün önlememiz ve ekonomimizin gereksinimini karşılamayan (göçmen) sayılarını azaltmamız gerekiyor.” sözlerini kullanacak.
Konuya yakın kaynaklardan aktarıldığına nazaran, yeni yetkiler var olan düzenlemeleri bir adım ileri götürecek ve İngiltere’ye yasa dışı yollarla giren herkese karşı topyekun bir yasak getirilecek.
Bunlar ortasında göçmen botlarıyla Manş Denizi’ni geçip İngiltere’de sığınma talebinde bulunanlar da olacak.
Braverman’ın grubunun bugünkü açıklamada, İçişleri Bakanı’nın “İngiltere’nin yasa dışı göç siyaseti çağdaş kölelik maddeleri, İnsan Hakları Yasası ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) berbata kullanılmasıyla rayından çıkarılamayacaktır.” diyeceğini söylediği de belirtiliyor.
İngiltere’de Boris Johnson hükümeti, yasa dışı yollarla ülkeye giren sığınmacılardan kimilerini Ruanda’ya gönderme doğrultusundaki kararını Nisan ayında açıklamıştı.
O vakitten beri karara hem muhalefetten hem de iktidar partisinin kimi öne çıkan isimlerinden çok sayıda tenkit geldi.
Haziran ortasında plan, AİHM pürüzüne takılmıştı. AİHM uçakla Ruanda’ya gönderilmesi planlanan yedi şahıstan birinin başvurusunu öncelikli olarak incelemiş ve bu kişinin İngiltere’den gönderilemeyeceğine hükmetmişti.
AİHM kararı sonrası, yapılması planlanan birinci uçuş son anda iptal edilmişti.
Birçok yardım vakfı ve kuruluş tarafından da karara ait dava açıldı.
‘UYUŞTURUCU KAÇAKÇILIĞINDAN DAHA KAZANÇLI’
Manş Denizi’nin Fransa kıyılarında İngiltere’ye yasa dışı yollarla geçmeye çalışanların sıklıkla kullandığı liman kenti Calais’teki durumu izleyen BBC Muhabiri Lucy Williamson’ın aktardığına nazaran, 160 km’lik kıyı şeridi her yıl iki ülkeden de daha fazla yatırım alıyor.
Fransa ve İngiltere, geçişleri önlemek için devriye sayısını artırıyor, daha yeterli teknolojilere ve farklı araç cinslerine yatırım yapıyor. Yeniden de Manş Denizi’ni geçenlerin sayısı artmaya devam ediyor.
Fransız devriyeleri, tüm teşebbüslerin yaklaşık yarısını durdurduklarını söylüyor, lakin bu sene 30 binden fazla insan İngiltere’ye ulaştı.
Ve bu rota insan kaçakçıları tarafından da kullanılıyor.
Durumu uygun bilen üst seviye bir Fransız yetkili BBC’ye, Arnavut kaçakçılık şebekelerinin şu anda ana Kürt ve Irak ağlarından farklı olarak Manş Denizi genelinde faaliyet gösterdiğini söylüyor:
“[Arnavut şebekeleri] başkalarından daha verimli. Manş Denizi’nin bu tarafında karşılaştıklarımızın yüzde 40’ı Arnavut, fakat öbür tarafa ulaşanların yüzde 60’ını oluşturuyorlar.
“Bizim hipotezimiz, cürüm faaliyetleri açısından başkalarından çok daha tecrübeli, örgütlenmeye ve polisten kaçmaya daha alışkın oldukları tarafında. Arnavut şebekeleri için fiyatların başkalarından daha yüksek olduğunu görüyoruz.”
Yetkili, yeni Arnavut kaçakçılık çizgilerinin Birleşik Krallık’ta yerleşik cürüm kümeleri tarafından işletilip işletilmediğinin teyit edilemediğini fakat bunun mantıklı olacağını söylüyor:
“Kişi başına yaklaşık 4.000 euro alıyorlar ve bir teknede yaklaşık 40 kişi oluyor, hesabı yapın. Uyuşturucu kaçakçılığından bile yararlı ve cezai karşılığı daha hafif.”
‘HÜKÜMET SİYASETLERİ YÜZÜNDEN BURADALAR’
Afganistan’dan kaçmaya çalışırken batan bir tekneden Fransız polisi tarafından kurtarılan 17 yaşındaki Sikunder, BBC’ye Ruanda’ya gönderebileceğinin farkında olduğunu şu sözlerle söylüyor:
“Düzenlemeyi duydum ancak Birleşik Krallık’taki kimi akrabalarım bize planın bittiğini ve Birleşik Krallık’a gelebileceğimizi söyledi.”
Bu, Sikunder’in Manş Denizi’ni geçmek için ikinci teşebbüsüydü ve son olmayacağına karar verdi.
Birleşik Krallık hükümeti şu anda Ruanda siyasetinin yasalaşabilmesi için bir mahkeme savaşı veriyor.
Calais’teki kamplarda barınan neredeyse herkes riskin farkında.
Calais’teki sığınmacıların haklarını savunan yarım kuruluşu Care4Calais’ten Jess Sharman, bu bireylerin Fransa’dan sığınma talebinde bulunamayacakları ve resmi yollarla Kanal’ı geçemeyecekleri için Birleşik Krallık’a gitmek istediklerini ve hayatlarını riske attıklarını söylüyor:
“Burada olmamaları gerekir ancak hükümet siyasetleri yüzünden buradalar. Şayet Liz Truss, [iltica talebinde bulunmalarını] onlar için inançlı ve yasal hale getirebilirse, durum bir gecede değişebilir.”
Calais’te bir gecede çok şey değişiyor.
Kamplar polis üniteleri tarafından sistematik olarak yok ediliyor; kaçakçılık çeteleri ortasında şiddetli çatışmalar patlak veriyor; güvenlik devriyeleri, kıyı şeridi boyunca göçmenleri kilometrelerce kovalıyor; ve – çok sık – şafak sökerken, dünyanın dört bir yanından öteki bir tekne dolusu insan Britanya kıyılarına varıyor.
News
