‘Kadınlar bunu daha iyi yapıyor’ Sevgilinizin eski sevgilisiyle arkadaş olur musunuz?

◊ Savaş Özbey: Eski eşlerle, eski sevgililerle münasebetler, onların şimdiki eş ya da sevgiliyle münasebetleri çok çetrefilli bir mevzu. Ve çok şahsa özel. Nasıl hiçbirimizin parmak izi birbirine benzemiyor, bu alakalar de büsbütün kişi/kişilere özel. Herkesle diğer öbür kombinasyonlar ortaya çıkıyor, kendi şartlarında tartmak lazım. Şahsî olarak ben almayayım fakat alana da mani olmayayım.

◊ Orkun Ün: “Gereksiz samimiyet tez ayrılık getirir” diyorum ben. Üstelik bu durumda 3’lü, 4’lü ayrılık getirir. Hem Justin yanar, hem Hailey, hem Selena, hem de Selena’nın erkek arkadaşı varsa o. Offf beynim yandı. Özetle saçma hareketler bunlar.

◊ Onur Baştürk: Bilemedim, bir yanım “Aman ne hoş” diyor, bir yanım “Çok PR hareketler”.

◊ Ömür Gedik: Meseleleri kalmamış demek ki. Hailey kıskançlık duymuyorsa ve kendisine, bağlantısına güveniyorsa neden olmasın ki...

Orkun Ün - Ömür Gedik - Onur Baştürk - Savaş Özbey

Damla sakızı yerine çam sakızı öneriyorum

Ebru Polat’ın 900 liraya aldığı sakız toplumsal medyanın gündemine damga vurdu. Kurul ne diyor bu harcamaya?

◊ Orkun Ün: Ufff nitekim ya... Yani beni Ebru Polat’ın bu zevki hiç ilgilendirmiyor mesela. Ebru bunu konuşulmak için paylaştı, ona da eminim. Lakin çok şükür şuna da eminim ki; bunu duyan, okuyan, gören birden fazla kişi “Artık beşerler konuşulmak için nasıl saçmalıklarla karşımıza çıkacaklarını şaşırdılar” yansısını vermiştir.

◊ Savaş Özbey: Beşerler biraz da 900 lira ödediği şeyi ciklet zannettikleri için reaksiyon gösterdi. Sakız dediği damla sakızı. Zerdeye katılan safran üzere, muhallebiye katılan değerli bir eser. 100 gramını 1 ay kullanıyormuş. Günde 30 liralık çikolata yemek üzere. Parası olana çok da abartılı gelmedi bana.

◊ Onur Baştürk: Herkes üzere ben de evvel fazla buldum bir sakıza ödene bu parayı. Fakat sonrasında Ebru Polat bu sakızın özelliklerini ve sıkıntı bulunan bir şey olduğunu anlatınca hak verdim. Zati her vakit değerli olan bir sakızmış, artık daha da kıymetli olması olağan.

◊ Ömür Gedik: Damla sakızı yerine çam sakızı çoban armağanı öneriyorum. Sesi açar, mideye, teneffüs yollarına uygun gelir. Ben ne diyorum ki şu anda? Neden düştük ki bu muhabbetin içine?

Kendi bildiği üzere yaşadı

Kanser tedavisi gören Billur Kalkavan, 59 yaşında hayatını kaybetti. Sizce nasıl yaşadı kısa ömrünü ünlü oyuncu?

◊ Onur Baştürk: Kısa ya da uzun ömür diye bir şey yok. Güzel ya da hakkı verilmiş hayat diye bir şey var bence. Billur da ömrün hakkını verenlerdendi. Zira kendi doğrularıyla, kendi bildiği üzere yaşadı ve gitti. Hasebiyle bu dünyadan memnun ayrıldığını düşünüyorum.

◊ Savaş Özbey: Kısa fakat hoş bir hayat sürdü bence de Billur Kalkavan. Bu erken ölümdeki tek teselli de o zati. Paşa torunu ve varlıklı kızı olarak doğdu. Çok hoş ve alımlı bir bayandı. Çocuk yaştan itibaren oyunculuk, sunuculuk yaptı; ünlüydü. Aşk bayanıydı. Ne kadar da çok seveni varmış. Ne hoş dostlar biriktirmiş. Bunlar her insanın hayatında isteyeceği hoş şeyler.

◊ Ömür Gedik: Herkes onu varlıklı, hayatı kolay yaşayan, çok sevinçli biri olarak görüyordu lakin hastalığı sırasında kurduğu “Çare olamadığın şeylere üzülme” cümlesini hiç unutmamak lazım. Bu dünyanın yükünü öbür canlıların acılarıyla empati kuran güzel beşerler çekiyor. Bayana, hayvana, dünyaya, yaşama hassas ve bunlar için gayret harcayan, üzülen, empati gücü yüksek, kaygı edinen çok kıymetli bir bayandı. Parıltılar içinde yatsın.

◊ Orkun Ün: Tanımıyorum lakin tanıyanlardan o denli hoş şeyler duyuyorum ki, ne memnun ona. Doya doya da yaşamış hayatını. Sevmiş mesela ancak eleştirilmiş, isyan etmiş haksızlıklara lakin ‘yuh’lanmış. O susmayı değil, daima konuşmayı tercih etmiş. Parıltılar içinde yatsın.

İstanbul’a gelsin paşalar üzere ağırlanır

Garson azarlayan komedyen James Corden’ı bir daha restorana almamaya karar verdiler. Sizce olay Türkiye’de cereyan etse ne olurdu?

◊  Orkun Ün: Aynen şöyle olurdu; garson işinden olur, restoran sahibi ünlüye “Siz haklısınızdır efendim”, hatta “Bir daha gelin sizi güzelce ağırlayalım” falan sıkıntısı. Net.

◊ Onur Baştürk: Bizim buralarda pek az restoran bir ünlüyü restoranına bir daha almayacağını açıklayan bir Instagram paylaşımı yapabilir. Corden tez elden İstanbul’a gelsin, paşalar üzere ağırlanır!

◊ Ömür Gedik: Garson ya da müşteri fark etmez, kim haksızsa, o masraf. Gitmeli. Ben Onur’a katılmamak istiyorum. Bizde de hizmet dalında çalışanları koruyan düzgün işletmeler bir üst level’a geçiyor.

◊ Savaş Özbey: Bizdeki “müşteri ne dese haklıdır” kültürü olduğu sürece ne işletmeler bu türlü bir duruş ortaya koyabilir ne de müşteriler kendine çekidüzen verir.

Orası Bebek, oradan çıkış yok!

Roman Abramoviç, Bebek’te yürüyüş yaparken paparazzilere yakalanınca Boğaz keyfini yarıda kesip teknesine döndü. Rus oligark yürüyüş için yanlış yer mi seçti sizce?

◊  Ömür Gedik: Kimse de dememiş mi “Bebek, Etiler üzere yerlere haber olmak isteyenler gider” diye. Teknesiyle Boğaz’ın başka yakasına geçip orada yürüse kimsenin haberi olmazdı, rahatsız eden de olmazdı.

◊ Onur Baştürk: Yanlış yer natürel. Ancak bilerek seçilmiş de olabilir hani. Bir çeşit gövde gösterisi manasında.

◊ Savaş Özbey: Türkiye’ye gelen birçok ünlünün başına gelen ona da olmuş. “Kimsenin ruhu duymadan şöyle bir turlarız” diye düşünüyorlar, sonra karşılarında kamera ışıklarını görünce afallıyorlar. Adamcağız ne bilsin Türk paparazzi ağının ne kadar güçlü ve cevval olduğunu. Danışmanı, mihmandarı uyarmalıymış “Orası Bebek, oradan çıkış yok” diye.

◊ Orkun Ün: E yani haklı Savaş. Madem görüntülenmek istemiyor adamcağız, niçin sokarsınız onu Bebek’e! Biraz daha ilerleyin, Kireçburnu’nda indirin adamı, yürütün Emirgan’a kadar, bir de şapkayla gözlük takın, tamam işte bitti gitti...

Yarışma yerinden bildiririm

Taciz tezleriyle gündeme gelen Best Model müsabakasının bu yılki finali çarşamba akşamı yapılacak. Müsabaka küllerinden mi doğdu?

◊ Ömür Gedik: Önceki yıllarda olduğu üzere bu yıl da yarış gecesinde sahne alacağım, yarış yerinden bildiririm. Üstelik birebir gün Erkan Özerman’ın da doğum günü. Müsabakanın popülerliği hiç azalmadı ki küllerinden doğsun. Yeniden çok konuşulacak ve damgasını vuracak diye düşünüyorum.

◊ Orkun Ün: Bu sene sanırım Best Model için yine doğum yılı olacak. Can sıkıcı argümanlar daima oluyor yarışlar hakkında, geçen sene de biraz fazla üzerine gidildi Erkan Özerman’ın. Bence grup her şeyin farkında ve bu sene titizlikle hazırlanıyorlar müsabakaya. Bu müsabaka bu sene bir yıldız yaratırsa hiç şaşırmayacağım.

◊ Savaş Özbey: Korkunç argümanlardı ve birden fazla kişi müsabakanın selameti için Erkan Özerman’ın bırakması gerektiğini düşünüyordu. Ancak bütün o argümanlardan takipsizlik kararları çıktı. O manada müsabaka da Özerman da küllerinden doğdu diyebiliriz pekâlâ. Yeniden de şimdiye kadar 1 dikkat ediyorsa 3 etmeli, bu cins savlara mahal vermemek için yoğurdu üfleyerek yemeli.

◊ Onur Baştürk: İddialardan evvel de fonksiyonunu yitirmiş bir müsabakaydı. Yarıştan çıkanlar esasen model olmuyor, direkt oyuncu oluyordu. Artık güzel ve hoş kategorisindeki oyuncu adayları da casting şirketlerinin kataloğunda lebiderya formunda mevcut.

AVM’nin işgüzarlığı

Koruma ordusuyla görüntülenen Somer Sivrioğlu toplumsal medyanın gündemine oturdu. “Şöhret bozdu” diyenler oldu. Siz ne diyorsunuz?

◊ Onur Baştürk: Somer’i tanırım. Müdafaalarla gezen ve muhafaza talep eden biri değil. Büsbütün konuşma yaptığı AVM’nin işgüzarlığına maruz kalmış. Kendisi de açıkladı aslında.

◊ Ömür Gedik: AVM etkinliklerinde güvenlikler bunu daima yapar. Zira aksi halde o kalabalıktan çıkamazsın.

◊ Savaş Özbey: Somer’i yakından tanıyanlar bilir, alakası yoktur bu çeşit işlerle. Çok da rahatsız olur o denli bir fotoğraf vermekten. Kendisi de açıklama yaptı aslında, aşikâr ki orada AVM’nin bir işgüzarlığı olmuş.

◊ Orkun Ün: Somer kendi muhafazalarıyla gezse o vakit tenkitler haklı lakin burada problem edecek bir ‘mesele’ yok ki...

Mantıklı bir benzetme

Estetik hakkında konuşan Hande Yener, “Teknoloji çıkmış, kullanmayalım mı? Cep telefonu üzere bir şey bu” dedi. Cep telefonuyla estetik birebir şey mi sizce?

◊ Orkun Ün:Cep telefonu ile estetik benzetmesi şahane olmuş. Aslında ‘erişimi çok kolay ve çok sıradan bir durum’ demek istiyor Hande. E haksız mı? Değil.

◊ Savaş Özbey: Hande Yener’in bu bakış açısı beni çok afallattı. Bir açıdan haklı, bu kadar kolay bir şey aslında: Asansöre biniyorsun, navigasyon kullanıyorsun da daha genç, daha hoş görünmenin imkânı varsa ondan niçin faydalanmıyorsun? Doğallık diye bu kadar tutturuyorsan makyaj da yapma o vakit...

◊ Ömür Gedik: Bence de pek mantıklı bir benzetme. Her alanda en son teknolojiyi takip ederken kendimiz için neden farklı davranalım? Dahası Hande göz önünde olan bir sanatçı, doğal ki en son çıkan yeniliklere ayak uyduracak.

◊ Onur Baştürk: Tabii ki yeni çıkan teknolojileri kullanalım da, cep telefonundan farkı bu estetik süreçlerin yüze yapılması ve yüzün tabirini çok fazla değiştirmesi. Yani kıyaslamak o manada yanlış.