Kaderin garip bir cilvesi olsa gerek, Belgrad’da 5. sefer Dünya Şampiyonu olarak bir rekora imza atan İstek Kayaalp’le röportaj için buluşmamız Türk güreşinin bir diğer efsane ismi Mustafa Dağıstanlı’nın cenazesinde gerçekleşti. Türk güreş tarihinde iki olimpiyat şampiyonluğu bulunan üç güreşçimizden birisi olan Mustafa Dağıstanlı’yı son seyahatine uğurlarken, Kocatepe Camii’nin avlusunun neredeyse bomboş olması insanın içini sızlatacak cinstendi. Türkiye bir büyük pahasını yapayalnız uğurluyordu. Dağıstanlı Karşıyaka’da güreş şampiyonları için ayrılan ebedi istirahatgahı Anıt Mezara gerçek yol alırken, biz de İstek Kayaalp’le birlikte Türk güreşinin son efsanesinin meskenine yanlışsız yola çıktık. İstek Kayaalp yorucu geçen bir dönemin akabinde huzur bulduğu sıcak yuvasının kapılarını foto muhabiri arkadaşım Saycan Sayım ile bendenize açtı.
Dünya Şampiyonu İstek Kayaalp, fotomuhabirimiz Saycan Sayım’a birbirinden özel pozlar verdi.
Altyapı seçmelerinde yedek kalmış!
Rıza, şık eşi Zeynep hanım ve dünyalar tatlısı minik Ay Vera’dan oluşan Kayaalp ailesi, Anadolu misaperverliğinin en hoş örneklerini sergilediler ve bizi çok uygun ağırladılar. İstek Kayaalp’in kendi elleriyle dizayn ettiği iki katlı müstakil meskenlerinin art bahçesinde Saycan Sayım’ın objektifine poz verdiklerinde, haftalar süren ayrılığın sona ermesinden ötürü yaşadıkları memnunluk ve şampiyonluğun gururu üçünün de yüzlerinden okunuyordu. Fotoğraf çekimleri tamamlandıktan sonra İstek Kayaalp’e sorularımızı sıraladık. Son şampiyonluğunu, bundan sonrasını, mesleğini, muvaffakiyetlerinin sırrını ve güreşe, hayata dair sorunları konuştuk. Bütün bunları konuşurken yeni bir şey de öğrendim. Türkiye’nin en meslekli, en çok madalyalı sportmeni meğerse bu spora başlarken Güreş Eğitim Merkezi’ne yedek kontenjandan girmiş. Yapılan seçmelerde asil adaylar ortasında değilmiş. O beklemeye geçtikten sonra Çorum’da bir Güreş Eğitim Merkezi açılmış, Çorumlu güreşçi adayları memleketlerine gidince, Yozgat’taki merkeze yedekler alınmış ve İstek Kayaalp’in harikulâde meslek başlangıcı da bu formda gerçekleşmiş.
Rıza Kayaalp müellifimiz Hamit Turhan’a samimi açıklamalar yaptı.
180 kiloluk demir üstüne düşmüş
Şu anda en büyük motivasyon kaynağının kızı Ay Vera olduğunu tabir eden İstek Kayaalp’in bu bahiste söyledikleri de epey farklı: “Benim o denli yoga, Uzakdoğu ideolojisi ya da uğur üzere değişik motivasyon kaynaklarım yoktur. En kıymetlisi kendime inançtır Kendi kendimi motive etmesini çok düzgün bilirim. İnsanın en âlâ psikoloğu kendisidir. Bu iş başta biter. Zihinsel olarak kendimi hazırlıyorum. Başaracağıma inandığım, kendime olan inancım tam olduğu vakit kesinlikle başarıyorum. Sakatlık olmadığı vakit gittiğim bütün milletlerarası tertiplerden madalya ile döndüm.” Sakatlık deyince son şampiyona öncesi kampta yaşadığı kazayı ve sakatlığı sordum. Yanıtı şu oldu: “Önce bir sakatlık yaşadım. Künde atarken, baldırımda bir çekme oldu. Yaklaşık bir buçuk hafta partner çalışması yapamadim, ki güreşin içinde olanlar bunun ne kadar değerli olduğunu bilirler. Akabinde da belimle kalçam ortasına 180 kiloluk squat demiri düştü. Son anda ani bir refleksle kaçtım lakin yeniden de temas etti bedenime. Bir kaç gün de onun için tedavi gördüm. Hiç üst üste bu kadar aksilik olmamıştı.”
‘Önce insan, sonra şampiyon olunmalı’
Rakiplerinin tamamını çok güzel tandığını ve bütün işin kendisinde bittiğini, çalışırsa kesinlikle kazanacağını bildiğini kaydeden rekortmen güreşçimiz genç güreşçilere de bu mevzuda şöyle tavsiyelerde bulunuyor: “Allah bir yetenek vermiş. Bize düşen o yeteneği çalışarak geliştirmek. Şayet ben çalışırsam tepede olacağıma inanıyorum. Buna gençler de inansın. Onlara en büyük tavsiyem bu olacak. Bir de hangi pozisyonda olurlarsa olsunlar, ister güçlü, ister yoksul, ister makam-mevki sahibi, ister fakir, karakter hiç değişmemeli. Tevazuyu elden bırakmasınlar, kibirli olmasınlar. Ben bir köylü çocuğuyum. Köyden çıktım, bu noktalara geldim. Köydeki karakterim neyse, artık de oyum. İnsan büyüdükçe küçülmesini de bilmeli. Ben kampta bakarım, gereççi arkadaşımız bir şeyleri taşırken zorlanıyor, çabucak masraf yardım ederim. Bundan gocunmam. Aslolan insan olmaktır. Evvel insan olunmalı, sonra da şampiyon. İnsanlıktan nasibini almamışsan, yüz tane şampiyonluk alsan ne yarar.”
‘Karelin’in rekorunu kırmak istiyorum’
“O vakit o kadarını hayal edebilmiştim,” diyor İstek Kayaalp ve devam ediyor: “İlk 4 yılın sonunda, 2004’de Türkiye şampiyonu oldum, iki yıl sonra da Avrupa.. Artık hayallerim de büyüdü. Bu işi başaracağıma inandım. Zati her şey insanın zihninde bitiyor. Kendi kendime amaç koydum, kelam verdim; büyüklerimi geçeceğim, başardığımda şımarmayacağım, kibirlenmeyeceğim diye. En büyük gayem bize sunulan hizmetlerin karşılığını vermek, bayrağımızı dalgalandırmaktı. Çok şükür hepsini başardım. Şu anda yalnızca büyükler kategorisinde 24 madalyam var. 5 Dünya, 11 Avrupa’nın yanısıra 3 olimpiyatta da madalya alan tek güreşçiyim ancak bir tek olimpiyat altını eksik. Önümde bir buçuk yıl var. O vakit zarfında da tıpkı inanç ve azimle çalışarak eksik halkayı tamamlayacağım. İki Avrupa, bir dünya, bir de olimpiyat imtihanım var. Tamamını şampiyon olarak tamamlayıp güreş hayatımı noktalayacağım. Bir maksadım de Avrupa Şampiyonluğu sayısını evvel 12’ye çıkararak Rus Aleksandr Karelin’in rekoruna ortak olmak, akabinde da 13’e çıkararak bu rekoru elime geçirmek. Böylelikle dünya güreş tarihine de geçmiş olacağım.”
‘Siyasete asla girmeyeceğim’
Şampiyon güreşçimiz sporu bıraktıktan sonrasını ise hiç düşünmediğini belirterek kelamlarını şöyle sürdürüyor: “Öncelikle ailemle vakit geçireceğim. Uzun kamp devirlerinde ailemden farklı kalmak benim için çok sıkıntı oldu. Ailem için de o denli. Bilhassa kızım doğduktan sonra benim için bayağı yıpratıcı oldu. Çok özlüyorum. Allah’tan artık dijital teknoloji var da, manzaralı konuşuyoruz ve hasretim biraz olsun hafifliyor. Onun için önceliğim ailemle vakit geçirmek, sonra da ülkeme bir biçimde hizmet vermeye devam etmek. Fakat bu siyaset olmayacak. Siyasete girmeyeceğim. Bana nazaran değil. Ben duygusal bir beşerim, siyasetin omuzlarıma yükleyeceği yükü ve yaratacağı meseleleri kaldıramam. Bir diğer mecrada ülkeme hizmet vermek isterim. Bu bürokrasi olabilir, diğer bir vazife olabilir.”
Eşi Zeynep Hanım: Ayrılığa alıştık
“Uzun kamp periyotları tabi ki benim ve kızımız Ay Vera için de güç oluyor. Lakin ben buna alıştım artık. Alışmak da zorundayım. Zira Rıza’nın işi bu. Ve bu yaptığı işten, başardıklarından ötürü onunla gurur duyuyorum. Eşi olmasam da hislerim bu türlü olurdu. Bir Türk vatandaşı olarak gurur duyardım onunla. Son şampiyonadaki final maçında çok heyecanlandık tabi. Ay Vera ulusal mayoyu giydi, elinde bayrakla babasını televizyon başında destekledi, “Baba 5 yap, baba 5 yap!” diye tezahürat yaptı. Açıkçası ben Ay Vera’nın büyüdüğünde güreş yapmasını düşünmedim lakin İstek yeteneğinin olduğunu ve kızımızı güreşçi yapacağını, kendisinin alamadığı olimpiyat altınlarını Ay Vera’nın alacağını söylüyor. Ne de olsa onun genlerini taşıyor, olabilirtabi.”
FANATİK ÖZEL / Hamit Turhan
News
